Kuran'da Geçen İbretlik Kısa: Hz. Nuh ve Oğlu | Benim Duâm var 🤲🏻

Kuran'da Geçen İbretlik Kısa: Hz. Nuh ve Oğlu

10:12:54
Kuran'da Geçen İbretlik Kısa: Hz. Nuh ve Oğlu



HZ. NUH’UN (A.S.) GEMİSİNE KİMLER BİNDİ? - Hz. Nuh’un (a.s.) Gemisine Binenler

Diğer bir âyet-i kerîmede gemiye binenler hakkında şu bilgi verilmektedir:

“O’na şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhâfazamız altında) ve bildir­diğimiz şekilde gemiyi yap! Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başla­yınca, her cinsten birer çifti ve bir de, içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki âileni gemiye al! Zulmetmiş olanlar husûsunda Bana hiç yalvarma! Zîrâ onlar, kesinlikle boğulacaklardır.” (el-Mü’minûn, 27)

Gemiye hayvanlar da alınmıştı. Rivâyete göre Nûh -aleyhisselâm-, yılan ve akrebi gemiye almak istemedi. Onlar da:

“–Senin ismini zikredenlere zarar vermeyiz!” diyerek söz verdiler.

Buna binâen buyrulmuştur ki, akrep ve yılan tehlikesiyle karşı karşıya kalan kişi:

“Bütün âlemler içinde Nûh’a selâm olsun!” (es-Sâffât, 79) âyet-i kerîmesini hâlis niyetle okursa, onların zararından korunmuş olur.

Nûh -aleyhisselâm- Allâh’ın emri istikâmetinde gemiye binecekleri bindirdikten ve gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra tûfanın alâmetleri görünmeye başladı. Âyet-i kerîmede bu başlangıç şöyle tasvîr edilir:

“Bunun üzerine biz sağanak hâlinde boşalan bir su (yağmur) ile gök kapılarını açtık. Yeri de kaynaklar hâlinde fışkırttık. Derken o sular takdîr edilmiş bir iş (tûfan âfeti) için birleşiverdi.” (el-Kamer, 11-12)

Nûh -aleyhisselâm-’ın oğlu Ken’an gemiye binmeyenlerdendi. Hazret-i Nûh, son defa kendisine nasîhat ettiyse de fâide vermedi. Kur’ân-ı Kerîm’de bu hâdise şöyle nakledilmektedir:

“...Nûh, gemiden uzakta bulunan oğluna: «Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin; kâfirlerle beraber olma!» diye nidâ etti. Oğlu: «Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım!» dedi. (Nûh): «Bugün Allâh’ın emrinden (azâbından), merhamet sâhibi Allâh’tan başka koruyacak kimse yoktur!» dedi…” (Hûd, 42-43)

Oğluna yaptığı bu nasihatler fayda vermeyince Nûh -aleyhisselâm-, Rabbine yöneldi ve:

“Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Sen’in va’din ise elbette haktır. Sen hâkimler hâkimisin!” (Hûd, 45) diye yalvardı.

Nûh -aleyhisselâm-’ın, kavmine bedduâ ettikten sonra oğluna duâ etmesi, O’nun zellesi oldu. Zîrâ Allâh -celle celâlühû-, O’nu zâlimler için duâ etmekten nehyetmişti. Bu durum karşısında câhillerden olmaması için de ilâhî îkâz geldi:

“Allâh buyurdu ki: «Ey Nûh! O aslâ senin âilenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O hâlde hakkında bilgin olmayan bir şeyi Ben’den isteme! Ben sana câhillerden olmamanı tavsiye ederim!» Nûh (yaptığı zellenin farkına vararak) dedi ki: «Ey Rabbim! Ben Sen’den, hakkında bilgim olmayan bir şeyi istemekten yine Sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen, hüsrâna uğrayanlardan olu­rum!»” (Hûd, 46-47)

Yorum Gönder

Benim Duâm Var 🤲🏻
Yorum yazarak topluluk kurallarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan DiyanetHaber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Daha yeni Daha eski